16 Mayıs 2014 Cuma

SOMA 'DA GÖMÜLEN BİZİM İNSANLIĞIMIZDI

"Karıcığım hoşçakal, ışığım azalıyor,
Yanımda ölü arkadaşlarım.
Artık kömür kokulu ekmekler getiremeyeceğim sanırım.
Buraya kadarmış çocuklarım, hoşçakalın,
Hakkınızı helal edin; anacığım, babacığım.
Işığım azalıyor, hoşçakalın.." 1

Mayıs ayının 13'ünde gün kapkaraydı.Karanın tonu olur mu bilmem ama bu karaların en koyusu..Git demek istiyorum kara bulutlara git ve geri gelme..Doğru olmasın haberler.Her geçen dakika artan kayıp haberleri..Nefesler durmuş.Kalpler sıkışmış...

Ne anlatıyorum ben ? Kendi acımızı mı? Yüreğimize düşen koru anlatıyorum ha..

Şimdi babasız kalan çocuklar ne haldedir? Yitip gitti mi dün gece sofra başında oturan babası,gitti mi yerin katlarca altından ekmek getiren ,az görüp çok sevdiği, koca yürekli kahramanı?
Anası yalnız mu uyudu günlerdir? Nasıl koydu başını yastığa yanındaki boşluk kocaman dururken?Yüreğindeki yangınla nasıl örttü üzerini.
Nasıl gömdü evladını babalar,nasıl dayandı analarının yüreği..Yangın yürekleriyle nasıl ,nasıl?
Bir gün önce şakalaştığı kardeşine elveda diyebildi mi kardeşi? Nasıl denir ki?
Tüm erkeklerini yitirmiş bir evde kadınlar nasıl sarar ki bebelerin kalp göçüklerini ?

Şimdi onlar daha inanamamışken bu felakete bizim boğazımıza düğüm olmuş olsa ne yazar olmasa ne? Biz ne gördük ki sıcak evlerimizden.Elinde ekmeğiyle gelmiş kocalarımız,şenlik saçan çocuk cıvıltılarımızla akşam yemekleri yerken , biz ne gördük ki? Ellerimizde telefonlar kardeşlerimizle konuştuk kendi hayatımızın normalliğinden utanarak biraz.Biz ne gördük ki?

Öğrenmiyor ki kalp acıyı , geçsin gitsin..Kovalasın başından unutsun bitsin.Kalplerin üzerinede de beton dökülmüyor ki..

Kader diyorlar güzel yüzlü çocuklarım babalarınızın ölümüne..Bitmişti vadesi diyorlar..Duymuyorlar dimi içinizde yükselen çığlığı. Acınızdan susmuş dillerinizle diyemiyorsunuz BU DA BENİM KADERİM MİYDİ? Nereye gitti babam diyemiyorsunuz..

Kader diyorlar ah babam,evladını gömmene..Acısıyla yaşarken yeniden yeniden ölmene,kader diyorlar.Acından bağırman bile suç...

"Üstüme değil içime çöken ocağın sessizliğinde
Tek tek seslerinizi duyuyorum, yüzlerinizi görüyorum,
Işığım azalıyor, soluğum azalıyor, biliyorum,
Yavaş yavaş dünyanın kara kalbine gömülüyorum." 2


Gün kara,yürekler daha da kara..Kapitalizmin getirdiği ölümlere daha ne kadar ağlayacağız.Daha çok para kazanma hırsına,güce ,iktidara daha kaç canı feda edeceğiz.Daha kaç çocuk yeterli önlem alınmadığı için yetim daha kaç kadın yapayalnız,daha kaç ana baba evlatsız kalacak.Daha kaç yıl iş kazalarında ilk sıradaki ülkelerden olacağız.Taşeronlaşma yüzünden,daha çok para daha çok kazanç için hep daha daha daha fazlasını almak için haç masum insanı feda edeceğiz.Bu gün SOMA da , daha önce başka maden ocaklarında da yitip giden güzel insanlara daha kaçını daha ekleyeceğiz durmak için.Ne zaman insan canı kıymetli olacak ceplerin dolmasından..

"Son ağaç kesildiğinde,
Son nehir kirlendiğinde,
Son balık avlandığında,
Paranın yenmeyeceğini anlayacaksınız."3

Tüm yitip giden CANLARIMIZ ve onların geride bıraktığı CANLARI için ,hesabını sormak için,sorumlularını bulmak için UNUTMAYACAK ve UNUTTURMAYACAĞIZ..

"Öyle ölüler vardır ki,
Ben onların öldüklerini düşündükçe,
Vakit olur,
Yaşadığımdan utanırım."4









1 ve 2 nolu alıntılar Şerif Erginbay'a aittir. 3 nolu alıntı Kızılderili kabilelerinin kehaneti olarak bilinir. 4 nolu alıntı Nazım Hikmet'e aittir.

10 Mayıs 2014 Cumartesi

İLK ANNELER GÜNÜM

Anne oldum öyle mi?

Annemin minik kızıydım ben.En küçük tekne kazıntısı.Eski evimizden aklımda kalmış balkonda saçımı taradığı bir an.Kaç yaşındayım bilmiyorum ama miniğim daha.Bir anneler gününden aklımda kalmış.1 paket pipet almışım anneme anneler günü hediyesi.Ne yapacak diye düşündüysem.Çocuğum işte.Yine bir kış günü hava buz.Sokağa salmıyor annem.Hastayımda sanki.Ama sokakta oynayan çocuklar var.Camdan bakıyorum ayırmadan gözlerimi.O kadar çok acınmışım ki astronot gibi giydirmiş beni dışarı çıkmama izin vermiş.Kıyamamış bana.

Sanki içimde bir nokta var bu anılar dokununca oraya bir ağlamak bastırıyor.Boğazıma düğüm, kalbime ağırlık oluyor.Ben annemi gerçekten mutlu edebildim mi?Üzüldü mü benden sebep? Ben onun hayal ettiği evlat olabildim mi?

Anne olunca anlarsın derlerken derinliğini tahmin bile edemezdim bu lafın.Öyleymiş.Anne olunca , kendi çocuğum için endişelenmenin ne demek olduğunu anladım.Kalbi kırılırsa,mutsuz olursa nasıl canım yanar..Yürümeye çalışırken düşerse,kaldırmak için kimse koşmazsa yanına.Yaralarını sarmazsa.Başarısız olursa ya?
Yalnız kalırsa? Oyuna almazlarsa arkadaşları. Ya yanımda değilken hasta olursa? Bitmiyorki endişelerim.Şimdi anladım ki annemi çok üzmüşüm.Annelik kalp ağrısıymış birazda.Bazen üzüntülerimi saklamamışım o benim için nasıl yanmış.Bazen anlayış göstermemişim o ben güleyim diye şartlarını zorlamış.Ben anne olunca anladım.Anneler günüde bir kalp ağrısıymış.

Bir annenin tek dileğinin evladını mutlu görmek olduğunu anlamak için 30 yaşına gelmiş olmak ne acı.Şimdi düşünüyorumda beni yarın ne mutlu eder en çok.Oğlum var ve yanımda ya daha hiçbirşey mutlu edemez.

Evlat öyle birşeymiş.Canına can katarmış.O gelince kışlar yaza döner,geceler gündüz gibi şenlenir..Doğan güneş mutlu bir yüzle daha çok parlar..

Uyuyup da uyanınca gözlerimin içine bakan boncuk gözlerin saatlerce sürecek bir masaja eş değer olduğunu anlamak içinde geç kalmışım.Parmağımı sıkan ellerine ,ağlarken göğsümde sakinleşen başına geç kalmışım.Buna üzülmeyeceğim ama. Bundan sonra oğlum ve bana hep destek olan can eşim ile birlikte zamanın kıymetini bilip sonuna kadar birbirimizi yaşayacağız.Anneler gününde yada herhangi bir günde bize zamanın çabuk geçtiğini ve geçerken nefes almamız gerektiğini öğreten oğlumuzla o günün tadını çıkaracağız.

Ama annemden ayrı olmak zorunda olduğum her anneler gününde,heleki onu bu kadar iyi anlamışken ,özlemi hep benimle olmaya devam edecek.Ah annem...Dilerim sana benzer anneliğim.Dilerim Eren Çınar büyüyüp yuvadan uçtuğunda aynı özlemle anar beni.Sen kadar fedakar olabilirim dilerim..

Ve yine dilerimki güzel ülkemin tüm kadınları,sadece kadın oldukları için dışlanmadıkları bir pazar sabahına uyanırlar.Anneliğin sadece görevlerden ibaret görülmediği bir pazara..Kadın cinayetlerinin bittiği bir dünyaya uyanırız dilerim..Ve ülkemin adam gibi adamları , birer gül verirler tüm annelere,ister dalından koparılmış ister gönülden ..

                         Annesinin kuzusu ve artık Eren Çınar'ın annesi...

8 Mayıs 2014 Perşembe

EK GIDAYA HAZIRLIK SÜRECİ

Tüm annelerin korkulu rüyası EK GIDA

Haliyle sürekli daha önce bebek büyütmüş tüm tanıdık ,eş ,dost,akraba annelerden ek gıda hikayeleri dinliyorum.Açıkçası şimdiye kadar dinlediklerim çok heveslendirici ,yüreklendirici de değildi.

Aslında paylaşımcı olmak çok güzel ama bir o kadar da hassas.Hamile kaldığımdan beri şunu anladım ki keyifli anılardan çok keyifsizleri paylaşmak ve sürekli olarak uyarmak zorunda hissediyor insanlar.Yaşarken tecrübe etmek ister mi, belki aynı şeyleri yaşamayacak,boşyere korkutmasak mı gibi ince düşünceleri olan çok az insanla karşılaştım.Genelde çocuk bakımını öcü gibi anlatırlar.Yorucu olduğu kesin ama bu herşeyden korkmamız gerektiği anlamına gelmiyor.Korkmak bir işe yaramıyor çünkü.Aksine korkular büyüdükçe başaracağımıza olan güvenimiz de kırılıyor.

Neyse ki yapı olarak kendi bildiğinden şaşmayan inatçı bir yapım var.Laz damarım tutuyor sık sık.Tecrübeleri dinliyorum ama kesin bende öyle yaşayacağım diye kodlamıyorum kafamda.Hamileyken de bebeğim doğduğundan bu yana da söylenenlerin bir çoğunu yaşamadım.Bazıları ise tam da söyledikleri gibiydi.O zaman dinlediklerim işe yaradı.Ama her çocuk kendi hikayesini yazar diyorlar ya çok doğru.Şuan yazımı okuyan anne/anne adayı sana tavsiyem bunlar da benim yaşadıklarım ve aynı şeyleri yaşayacağının garantisi yok :) Belki çok daha kolay belki çok daha zor..Bir gerçek var ki tüm bebekler ve anneleri bu süreci yaşayacak , kaçarı yok.Burada ben ve Eren Çınar neler yaşadık onları bulacaksınız.Herkes için tek tavsiyem korkuları bir kenara bırakın.O bebeği dünyaya getirme cesaretini göstermiş her kadın bebek bakımının üstesinden gelebilir.

Ek gıdaya henüz geçmedik.Ben bu yazıyı tamamlayacak vakti bulduğumda sanırım geçmiş oluruz.Malum yalnız bebek büyüten bir anne olarak bilgisayar başına geçecek çok zaman olmuyor.

Yaklaşık 1 aydır ek gıda araştırmaları yapıyorum.Ne zaman ek gıdaya başlanmalı ,nelerle başlanmalı,nasıl yapılmalı vs vs..Bir defter alıp notlar alarak ,ders çalışır gibi çalıştım.Hala tam oturmadı bazı şeyler ama kabaca yoluna soktum.Şu sıralarda minik kaplara yoğurt mayalamaya çalışıyorum.5 sene önce düdüklü tencerenin içinden çıkan buharlı pişirme aparatını çıkardım,mama sandalyesi araştırmalarımı yaptım.Hazırlanmaya devam ediyorum.

Benim hazırlıklarım kadar minik dünyalar yakışıklısı oğlum da hazırlık yapıyor.Masada yanımızda (doğduğundan beri yemek yerken bırakacak kimsemiz olmadığından zaten hep yanımızdaydı) . Davranışlarını gözlemliyorum ve henüz yemeklerimize özel bir ilgi göstermiyor.Destekli dahi oturmuyor.Yaptığı tek şey bulduğu her şeyi ağzına atmak :) Öyle şirinki..Kısacası henüz hazır değil.Şimdi 5 aylık.

Ama geç kalmış diyenlerin olduğunu duyar gibiyim.Zira artık doktorların bir kısmı 4. ayda ek gıdaya başlatıyor.Ama ben bu fikre katılmıyorum.Hele hele mama alacağına ek gıda alsın görüşüne hiç katılmıyorum.Ek gıdaya başlanma ayının 6. ay olmasının sebebinin sindirim sisteminin gelişimini tamamlamamış olması olduğu için değil mi? Ek gıda da özen göstermek bir binanın temellerini atmak gibi bir şey.Ne kadar sağlam atarsak sonrasında yakanacağı hastalık sayısını azaltacağımıza inanıyorum.Erkenden bir çok gıdayı vermek çok matah birşey değil.Bizim zamanımızda mama mı vardı,ayrı yemek mi yapıyolardı nutuklarına ise hiç katılmıyorum duymak sinirlerimi bozuyor.Ne yani zamanın geçmiş olmasını,bilimi,ilerlemiş teknolojiyi yok mu sayalım.Bilgiye ulaşmak bu kadar kolayken , her türlü soruya milyonlarca cevap bulma şansı varken bilmiyormuş gibi mi davranalım.Kendimizi kandırmayalım.Sadece biraz daha özverili olmaya üşeniyorum diye çocuğuma iki sebze haşlamaya üşenecek ve kendi yediğim yemekten vereceksem yazık bana..

Bebeklerin 6. ayı bitene kadar ek gıdaya geçmesini doğru bulmamamın en önemli sebebi sindirim sisteminin henüz hazır olduğuna inanmamam.Aslında bu konuda beni ikna eden bir kaç doktor bulabilseydim geçebilirdim ek gıdaya ama henüz bu konuda yeterli açıkşama yapanına rastlamadım.Erken değil mi diye sorduğumda mama alıyor denmesini yeterli bulmuyorum.Zira ek gıdaya geçiş artık bebeği ek gıda ile beslemek değil.Sadece tatlara alıştırmak amacıyla ek gıdaya geçiyoruz.O kadar ek gıdayı sindirebilecek bir sisteme sahip olmadıklarını düşünüyorum.Madem bebeği mamadan kurtamıyor ek gıda neden 4. ayda? Ya mideyi çok yormuş oluyorsak,bağırsaklar zarar görürse.Ben doktor değilim belki bir doktor okur ve bana beni ikna edece şeyler söyler.Zira 2 doktor değiştirdim ama ikiside ikna edemedi.

Varsayalım ki 4. ay ek gıda için uygun.Bütün bir ömrü yiyerek geçireceğini düşününce de 6. ay bittiğinde başlaması bana çok geç kalınmış gibi gelmiyor.Bu arada oğlum ek gıdaya hazır olduğuna dair belirtiler gösterseydi yine 'belki' düşünebilirdim.Ama hala biz yemek yerken oralıklı bile değil.Masa yiyecekler ilgisini çekmiyor.Zorla güzellik olmaz :)

Biz 6. ayımızın bitmesini beklerken başka neler yaptık.
Silikon kaşık aldık.
Su içebilmesi için bir alıştrma bardağı aldık.
Mama sandalyesi için önce mama sandalyesi de olabilen sırtı ayarlanabilir dandinosunu yada mama sandalyeside olabilen salıncağını kullanmaya karar verdik.Tam oturmaya başladığında ikea nın basit plsatik mama sandalyesini almayı düşünüyoruz.
Mama tabakları aldık.
Mama sandaylesine yapışan tabakların işlevsel olduğunu düşünsemde çok pahallılar ve bir tabak için gereksiz geldi.Zorda kalırsak alırız diyerek atladık.
Buharda pişirme aparatımızı kilerin derinliklerinden çıkardık.
Arkası su geçirmez önlükler , kolları giydirilen önlükler aldık.
Süt sipariş edecek yer bulduk,sütün kalitesini denemeye bile başladık.
İnternetteki bir çok ek gıda yazısını karı-koca okuduk.
Ek gıda konusunda fikirlerimizin çakışmaması,dış faktörlerden minimum etkilenme için de anne-baba tartışmalarımızı yaptık.

Şimdi zamanın geçmesini bekliyoruz.Zamanı geldiğinde umarım oğlumuz bizi çok üzmez.
Bütün minik kuzular annelerinin mis gibi yaptığı yemekler hapur hupur yesin,hazır aldıklarını yemesin :)

5 Mayıs 2014 Pazartesi

Hamileliğimin üçüncü 3 ayı, 3.Trimester

Aradan aylar geçti ve ancak fırsat bulabildim son üç ayımı yazmaya.Yazmasam da olmazdı.Zira ilk 6 ay pek de hamilelik sıkıntılarım yoktu meğer hamilelik 6. aydan sonra başlıyormuş.

3'er aylık dilimlere ayrılmış olsada hamilelik son adet tarihinden itibaren 10 aylık bir süreyi kapsıyor.Ben son ayı bilemiyorum.Çünkü aceleci oğlum son 3 haftayı bana yaşatmayıp aramıza erken katıldı.

Son 3 aylık zamanın nasıl geçtiğini ise şöyle hatırlıyorum.Saç diplerime kadar ter,desteksiz oturup kalkamamak,yatakta dönememek ve birbirinden ayrılıp kendi başına hareket eden kemikler...Yani pek eğlenceli sayılmaz :)

Son 3 aylık döneme girdikten sonra artık vücut Eren'in dünyaya gelişine kendini hazırlamaya başladı.Sonlara doğru her gün göbeğim aşağıya düşmüşmü diye kontrol ediyordum.Eğer göbek deliğiğini göremiyorsanız bebek aşağıdadır diye bir 'özlü ana sözü' duymuştum.:)
Birde 90 derecelik açıyla yere ayaklarımı uzatarak oturduğumda sağ ayağımın topuğunu sol ayağımın parmaklarına değdirebiliyorsam doğum yakınmış :) Valla bu sonuncuyu kadın doğum doktoruma sordum güldü ama doğruluğunuda onayladı.

Yine son zamanlarda gece uykuları ağrılarla bölünmeye başladı.Sanırım doğumdan sonra başımıza geleceklere doğal bir hazırlık süreci.Zira doğumdan sonra o yarım yamalak uykularımı bile özler oldum.Belim ve dizim arasında ne kadar kemik varsa ayrı yöne hareket etmeye çalışıyorlardı sanki.Ayağa ilk kalktığımda önce tüm kemiklerimi aynı yöne ikna etmem gerekiyormuş gibi ilk 4-5 adımı zor atıyordum.Kocaman göbeğimde denge noktalarımı alt üst ettiği için daha da zor oluyordu tabi.Top yutmuş gibi hamile olup bu yazıyı okuyanlar sizden bahsetmiyorum :) Bu anlattıklarım sizin için değil çekilin aradan! Koca göbekli hamileler siz dinleyin çünkü ben sizin gruba dahildim. :)

Tek sorun da bu değildi tabi.Mide yanması...En büyük düşmanımdı.Bu konuda güzel bir öneri sunabilirim.Doktorlar genelde mide asitini dengeleyen ve yazarken 1 şişe bile içsen zararı yok dedikleri bir takım ilaçlar veriyor.Hatta tek seferde 4-5 şişe yazıyor.Ama dolapta soğutulmuş bir sütünüz olsun, yanma olduğunda sadece 1 yudum soğuk süt için.Aynı etkiyi yapıyor.Bunu farkedince baya rahatladım çünkü ne kadar zararsız densede huzursuz olup ilaç içmeye direniyordum ve hele de yatınca çok zorlanıyordum.

Genele bakarsak çok da sorunlu değildi son 3 ay.Ama diğerleriyle kıyaslanınca benim için en zorlu 3 ay sonuncusuysu..Sanırım ilk aylarında bulantı şikayeti olanlar benimle aynı fikirde olmayacaktır.

Sona yaklaşırken heyecanlı bir de bekleyiş oluyor.En yavaş geçen zamanda son 3 ay..Artık zorlu bir sürecin sonuna gelmek,sonunda dünyalar tatlısı bebeğine kavuşacak olmak farklı bir heyecan yaratıyor ve zamanın yavaşlatıyor.Ben de tam geçmek bilmeyen tatil günlerine girmiştim.Doğum öncesi izne ayrıldım.Pazartesi annemle iznimi başlatmak için okula gittik.Aynı haftanın çarşamba günü gündüz bir ,akşam bir kaç arkadaşımı ağırladım.Gece de Eren geldi.Hızla geldi ve geçmek bilmeyen zaman da bir anda son verdi.Sanırım son 3 haftayı da bekleseydim çok daha zorlanacaktım.

Eren'in gelme hikayesi için buraya tıklayınız.

Hamileliğimin birinci 3 ayı, 1. trimester yazısı buraya tıklayınız.

Hamileliğimin ikinci 3 ayı, 2.trimester yazısı için buraya tıklayınız.

BEBEKLER KAÇ AYLIKKEN OTURMALIDIR ?

Bebeği dünyaya geldikten sonra hemen hemen bir çok anne gelişimin hızına karşı büyük şaşkınlar yaşar.Bir gün bir anda gözlerinizin içine bakarken bir başka gün birden bire elinize uzanır,oyuncaklarına tepki verir.Dünyanın 8. harikasını bulmuş gibi hissetmemize sebep olan bu olaylar aslında gelişimin anne karnından sonra en hızlı ilerlediği ilk bebeklik döneminin en doğal sonucudur.

Gördüğümüz her yeniliği hevesle başkalarına anlatmak isteriz.Her anına tanık olduğumuz bebeğimizdeki en ufak değişiklik bile gözümüzden kaçmaz.Bu insanlık için küçük ama ANNELER için çok büyük bir değişimdir.Bu sebeple çok göze batanlar,insanların gülümsemesine sebep olanlar dışında yaşanan hiç bir değişim insanların ilgisini çekmez.Ama anneler herşeyi anlatmak ister.Ve yavaş yavaş bekar ve çocuksuz arkadaşlarınız sizden uzaklaşmaya başlar.Sebep açık,bir gün bizde bekar ve çocuksuzduk :)

Tüm bu değişimler yetmez ama anneye.Bir kez yeniliklerin tadını almış,hızlı gelişimin tadına varmıştır ve yine yine ister..Ne zaman oturacak,ne zaman emekleyecek,ne zaman herşeyi silip süpürecek vb..

Hele birde bazı takıntılı annelerle çevriliyseniz iş daha zor.Benim oğlum daha 8 aylık yürüdü.40 ı çıktı oyuncaklarını istedi,daha 4 aylık herşeyi yer hiç yemek seçmez...Bunları duyan anne hemen "Benim çocuğumda ne var?" , " Neden hala yürümedi?" , " Neden hala oturamıyor?" , " Eyvah! Ek gıda için çok geç kaldım bizimki hala haşlanmış sebze kemirsin,tembel kuzu" demeye başlar.

ŞİMDİ DURUN.Herşey sırayla..Acele ettirdiğinde daha muhteşem bir çocuğunuz olmayacak.Çok erken yürümesinin yararı ne? Hepsini yapacak.Sabredip çocuğunuzun keyfini sürün.Zaman çok çabuk geçiyor.Her yaptığına doyun..Zaten ömrü boyunca yarış atı gibi koşmak zorunda olduğu bir sistemin içinde yaşayacak.Ona kendini tanıması için zaman verin.

Gelelim asıl konumuza.Ne zaman oturur? İnternette yaptığım araştırmalar 4. aydan sonra destekli oturtulmasında herhangi bir zarar olmadığı yönünde.Bunu ortopedi doktorumuza da onaylattım.Ama aslında bu kararı bebeğiniz verecek.Onu iyi gözlemlerseniz hazır olduğunu anlayacaksınız.4.ayda Eren oturmak ne mümkün top haline geliyordu.Belinden yukarısını dik tutabilmek oturmak için çok önemli.Ama yapamıyordu.Kucağımda oturtmaya çalıştığımda yüzüstü kapaklanıyordu.Zorlamadım.Zamanla yattığı yerden elimize yapışıp kalkmaya çalıştı.Kaldırırken popo üzerine geldiğinde kendini geri çekerek oturmaya çalıştığını farkettim ki bu 5. ayını doldurmak üzere anca gerçekleşti.Şuan da 6.ayınından 7 gün aldı ve yaklaşık 1-2 haftadır kucağımda belinden tutarak geniş bir açıyla oturmasına izin veriyorum.Bu pozisyonda zaman geçirmekten hoşlanıyor.Ama hala yanlarına destek koyduğumda oturamıyor.Biraz daha zamana ihtiyacı var.Kucağımda oturma denemeleri yapmaya ve vücudunu güçlendirmeye devam ediyor.Kendi başına oturabilmesi için desteklemeye devam ediyoruz.Yakın zamanda da başaracaktır.Acele etmiyoruz.Ek gıdaya başlayana kadar destekli oturmayı öğrenecektir.

6. ay sonunda bir çok bebeğin desteklendiğinde yıkılmadan bir kaç dk oturabildiği ve 8. ayın sonunda ise desteğe ihtiyacı olmadan oturacağı söyleniyor.Yine buna bebeğimiz karar verecek.Daha önce başarırsa ne mutlu ama bu ayları beklerse neden bebeğim oturamıyor diye dert etmeyin.Unutmamak gerekir ki hepsi birbirinden ayrı bireyler ve hangi yaşta olurlarsa olsunlar kıyaslanmamalıdırlar.. Bebeklerinizle keyifli oturmalar :)